» Attilâ Ylhan şiirlerini mi okumak istiyorsunuz? Öyleyse tıklayın! (yeni)
29.03
2018
Bavul
Zübeyde Yalçınkaya
-Gitme vakti geldi. Senden bir yaprak gibi kopmanın vaktidir. Dudaklarıma sığmayan gitme lafını yüreğime sığdırma vaktidir dedi, adam. İnsanın emeğinden ayrılması, ondan vedalaşması o kadar da kolay değildi işte. Dün geceden hazırladığı bavulunu eline aldı ve yüreğini sırtına yüklendi. -İnsanın yüreğinden daha ağır taşıyacağı bir şey yoktur. Ne tuhaf ömür bir yolculuktan ibarettir. Sen bir yol oldun, bense sende yol alan bir yolcu dedi yüreğine kendi kendine. Sonra: -Beden kralının istekleri bitmeden, bedenin bir işçi gibi çalışması başlar. Ey beden, hayat senin! İster rezil et, ister vezir. İster köleliğine baş eğmiş bir efendi ol! İster efendiliğinde köleliğinin başını ez! Ama unutma! Ruhu küçülmüş bir bedende hayvanlık başlar. Bedeni küçülmüş bir ruhta insan-ı kamile ulaşma... Bak ve gör! Güneşin görevi doğup batmak kadar küçük değil, hep aydınlık olmak ve etrafına ışık saçmaktır. Ki ey ruhum sen bir güneşten daha aydın bir yerden geldin ve bu yüzden sana aydın olmak yakışır dedi. Sonra evine son kez bir göz gezdirip: -Ana rahmine ilk düştüğümüzde ilk evimizi terk ettik. Sonra rahmet yuvası olan bu yerde büyüdük, piştik! Vakit dolduğunda, rızık kesildiğinde de burayı da terki diyar ettik. Başlayan yolculuğumuz böylece sürüp gitti. Şimdi sıra evlendiğim zaman baba ocağını terk ettiğim gibi bu evi de terk etme vaktim geldi, dedi. Gözünden süzülen yaşları elinin tersiyle sildi. -Sevin ey yürek! Bu evi terk ederek sen kendini bulacaksın. Dünyalık yükünden kurtulacaksın dedi. Bir ağaçtan yapılmış bir kibrit gibi tüm ormanı yakmayacaksın, aksine bir tohumla başlayıp, ormanları kuracaksın dedi. Hem babam demez miydi: 'Ağaç küserse, meyve vermez, kurur ve ölür. Ağacın dalı kırıldığında kırık olan dalına rağmen gider ve hayatını sürdürür kaldığı yerden ve başkalarına kırılmamış dallarıyla gölge olur dedi.' Evet işte ben dalı kırılmış o ağaç gibi olacağım, dedi. Sonra düşünceye daldı. Düne kadar hayatı sıkıntısız bir şekilde sürüyordu. Eşi öldükten sonra yapa yalnız kalsa da hayat yine sabredene güzeldi ve ona da güzeldi. Ta ki dün komşusunun oğlunun böbrek nakli için paraya ihtiyacı olana kadar. Adamın komşusu hem kiracı hem fakir hem de sahipsizdi. Ve onların tek tanıdıkları kişi Kamil dedeydi. Kamil dededen başka yardım isteyecekleri kimseleri de yoktu. Kamil dedenin ise tüm malı mülkü oturduğu eviydi. İşte bu evi dün sattı komşu hakkı diyerek...
Zübeyde Yalçınkaya
Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.